Архитектура Аудит Военная наука Иностранные языки Медицина Металлургия Метрология Образование Политология Производство Психология Стандартизация Технологии |
Устойчивые словосочетания, идиомы. L. bununla beraber вместе с тем. L. bununla beraber вместе с тем
l. bununla beraber вместе с тем 2. ç ok hallerde сплошь и рядом, часто 3. (benim iç in)hepsi bir (мне) все равно 4. eskisi gibi по-старому, по-прежнему 5. yok değ ildir нельзя сказать, что нет... 6. yerine getirmek (-i) выполнить, осуществить 7. yola koyulmak отправиться в путь 8. her zamanki gibi как всегда 9. az kaldı (kalsı n)... yordu он чуть-было не... 10. iki gö zü m (мой) милый, (мой) дорогой Примечания: 1. Глагол doymak в утвердительной форме чаще управляет исходным 2. В сочетании ç ift sü rmek «пахать» имя ç ift является прямым допол 3. Esas, mü essese — слова одного корня (mü essese — нечто осно 4. Междометие hay выражает в более сильной степени, чем hey (см. Ср.: Hey, Allahı m, bu ne gü zellik! — Боже, что за красота! Hay Allah senden razı olsun! — Вот спасибо-то! Hey akı lsı z ç ocuk ne yaparsı n? — О, глупое дитя, что ты делаешь! Hay akı lsı z hay! — Ах, (несчастный) глупец! 5. Глагол kokmak управляет дополнением в основном падеже (так наз. предикативное дополнение ): Elbisesi balı k kokuyor. —От его одежды пахнет рыбой. Ortalı ğ ı balı k kokutuyor. — От него пахнет рыбой (досл.: он все вокруг заставляет пахнуть... ). СЛОВООБРАЗОВАТЕЛЬНЫЙ АФФИКС - СА Аффикс -са, -се, (- ç а, - ç е) — имеет несколько значений. 1. Присоединяясь к прилагательным, он несколько ослаб ПРИМЕРЫ: gü zelce — довольно красивый, весьма красивый; uzunca bir kalem — довольно длинная ручка. 2. В сочетании с прилагательными и существительными ПРИМЕРЫ: gü zelce yazdı — он превосходно написал; aç ı kç a sö yledi — он откровенно сказал; ç ocukç a hareket ediyor — он действует по - детски (как ребенок); tü rkç e okuyor — он читает по-турецки. Слова типа ç ocukca, tü rkç e — употребляются также в позиции определения (tü rkç e kitap — турецкая книга, книга по-турецки) и, субстантивируясь, могут превращаться в имена существительные (Tü rkç e — турецкий язык). 3. В сочетании с местоимениями и некоторыми существи ПРИМЕРЫ: bence — по-моему, onca (о + n + са) — по его (мнению), isteğ ince (istek + i+ n +се) — по его желанию, aile-ce — (всей) семьей, hü kü metç e (hü kü met tarafı ndan) — правительством, herkesç e malû m (biliniyor)—всем известно, dü nyaca meş hur (ü nlü ) — всемирно известный. Ç ALIŞ TIRMALAR 13. Aş ağ ı daki tü mceleri Tü rkç e'den Rusç a'ya ç eviriniz: 1. Ne yazı k! Bu adam Tü rkç e konuş mı yor. 2. Siz kadı nca bunu benden iyi anlatı rsı nı z. 3. Sizce ahbabı nı z haklı mı ydı? 4. Elime kalı nca bir kitap verdi. 5. Yarı n ailece bir kı r gezintisine gideceğ iz. 6. Ç ocukç a sualler soruyorsunuz. 7. O benden yaş ç a bü yü ktü r. 8. Bu gerç ek herkesç e malû mdur (= biliniyor). 9. Size aç ı kç a sö ylü yorum: bu iş te haksı zsı nı z. 10. Bana neden bu kadar sertç e bakı yorsunuz? 11. Biribirimize ç ok arkadaş ç a bakı yoruz. 12. Bü yü kç e bir salona giriyoruz. 13. Sessizce İ ç eri girdiler. 14. Doğ ruca mü dü rü n yanı na ç ı ktı m. 15. Onunla saatlerce 14. Переведите на турецкий язык: l. Всемирно известный человек. 2. Они отдыхают всей семьей. 3. Его трудолюбие всем известно. 4. Это решение принято правительством неделю тому назад. 5. Он не читает ни по-английски, ни по-турецки. 6. По-моему, вы не правы. 7. Он по возрасту меньше (младше) вас. 8. По желанию клиентов мы откроем мастерскую на полчаса раньше. 9. Мы вошли в довольно просторную комнату. 10. Как женщина (по-женски) она знает это лучше нас. 11. Пусть скажет откровенно: чего он хочет? 12. Они глядели друг на друга очень по-братски (по-товарищески). 15. На закрепление ключевых слов 13 урока: 1. Otomobil uzmanı (mü tehassı sı ) 2. Aman, ne karı n ağ rı sı! 3. Yan aç yarı tok, mü essesesine gitti. 4. Doydum, baş ka bir ş ey istemem. 5. Bu ü lke esaslı bir geliş meye muhtaç tı r. 6. Ben esasen bunu ö nceden biliyordum. 7. Ş u cifte bakı n. Ortalı ğ a nası l da ş enlik katı yorlar! 8. Bu ö neriyi ö ne (ileri) sü ren ben değ ilim. 9. Buraya sı rf can sı kı ntı sı nı dağ ı tmak iç in geldi. 10. Bak, nası l sü rü yor atı nı. 11. Bu iş iki saat sü rer. 12. Esas Ö devimiz bunları n hepsini l. Теперь он лишен всего. 2. Спасибо, я не голоден (я сыт). 3. Основу этого предложения вы, несомненно, знаете. 4. В этих статистических данных мы не нуждаемся. 5. Велите раздать всем по чашке мясного бульона. 6. Оказывается, в последние годы эта страна очень прогрессировала. 7. Ветер развеял облака. 1. Koyun sü rü p yetiş tirmek bir ç obanı n ö devidir. 2. Yirminci yü zyı lda (ası rda) toprak bö yle mi iş lenir? Nitekim geç en yı l hiç ü rü n (mahsul) kaldı rmamı ş lar. 3. Kı t akı llı adam. Armudun biri yani. 4. Haber birkaç gü nde tü m (bü tü n) mü esseseye yayı lmı ş. Binaenaleyh yayanlar da var. 5. Bu gü nden itibaren sı rf asri aletleri kullanmak niyetindeyiz. l. Табаководство здесь не распространено. 2. У меня нет такого намерения. Впрочем, наше предприятие в такого рода инструментах не нуждается. 3. Какой скудный урожай! 4. Вы поспели как раз вовремя. 5. Хватит и этого. 6. Все продают виноград. Следовательно (значит), он здесь растет. 1. Bardağ ı n ağ zı. 2. İ kinci lokmayı tam ağ zı na gö tü rü yordu, birdenbire kapı ç alı ndı. 3. Hay Allah! Mü ş teriler geldi de sofra kurulmuş değ ildir. 4. Bu benim iş ime elvermez, baş ka tekliflerden yararlanmak niyetindeyim. 5. Ş u etli sebzenin tadı m nası l buldunuz? 6. Bu helvanı n tadı az. 7. Dikkat et, oğ lanı n ağ zı tü tü n kokuyor. 8. Hiç iş tahı m yok! 9. Bu nevi sebzenin tadı na doyulur mu hiç? 10. Bir takı m sı nav verdi. 11. Takı mı mı z iyi formdadı r. 12. Ne lezzetli armut! 1. Пресная вода. 2. Мы поговорили в свое удовольствие. 3. В списке вашей фамилии нет. 4. Принесите письменный при- бор. — У нас есть только столовые приборы. 5. Одного куска недостаточно. Дайте еще (и еще). — С удовольствием. 6. В зале пахнет цветами. Клиенты будут довольны. 1. Ne pahalı mal. Ben bö ylesini ı smarlamadı m. 2. İ steğ inizi memnunlukla yerine getirmeğ e hazı rı m. 3. Rasgele cevap verdim. Beğ enmedi. Az kalsı n kı rı k (fena) not alı yordum. 4. Her zamanki gibi bugü n de dargı n gö rü nü yordu. 5. Taze haber ç ok. Aç ı klatı n. 6. Gü r saç lı adam: «Kendimizi Allaha ı smarlayalı m da duraksamayı p bu zor yola koyulalı m». 7. Ne gü zel konuş ur! Neden not tutmuyorsun? 8. Lokantada hesabı mı z beş lira tuttu. 1. У него счет в банке. 2. Я хочу рассчитаться. Я съел суп и биточки. 3 Я заколебался (приостановился): брать или не брать? 4. Ну и дороговизна! Отметьте: бутылка вина—... лир. 5. Как всегда, я заказал немного творога. 6. О боже! Чуть не упал. TÜ RKİ YE'DE KÖ Y HAYATI Tü rkiye bir tarı m ü lkesidir. İ statistikler gö steriyor ki Tü rkiye nü fusunun %82 si kö ylü, %18-i kentlidir. Bu nü fusun yü zde seksen kadarı tarı m iş leriyle geç inir. Bununla beraber sı rf sanayi değ il, bu ü lkenin ziraatı da esaslı bir geliş meye muhtaç tı r. Tü rk kö ylü sü ne iş yapar, neyle geç inir? Ü lkenin doğ u bö lgelerinde kö ylü ler en ç ok hayvan yetiş tirirler. Nitekim ü lke toprakları nı n %50, 2 sini ç ayı rlar teş kil eder. Bununla beraber bü yü k miktarda hayvan sahibi vatandaş lar azdı r. Mü him bir kı sı m kö ylü ler (sı ğ ı rtmaç ve) ç oban olarak ç alı ş ı rlar. Ç obanlar kendi koyun ve malları nı ve ç ok hallerde (ç ok defa) her hangi bir ağ anı n hayvanları nı sü rerler. Tü rk kö ylü sü nü n ç oğ u toprak iş leriyle uğ raş ı r. Gerç i sü rü len veya ekilen topraklar memleket toprakları nı n ancak % 16, 6 sı ra teş kil eden (Toprakları n kalan kı smı ormanlar (% 15, 3), mahsul getirmeyen topraklar (%14, 8), sebze ve meyva bahç eleri, bağ lar (% l, 8), nihayet gö ller (ve bataklı klar1) (% l, 3) dü r). Ekilen toprakları n %70 kadarı birkaç bin toprak beyinin elinde. Bü yü k toprak sahipleri faldı; topraksı z 1 batak(lı k) — болото veya az topraklı kö ylü ye toprak dağ ı tmak niyetinde değ ildirler, bu ç eş it kö ylü yü kendi ç iftliklerinde, kendi tarlaları nda ç alı ş tı rmayı yeğ lerler. Bundan dolayı da ü lkede ş imdiye dek esaslı bir toprak kanunu kabul edilmemiş tir. Tü rk ç iftç ilerinin ö nemli bir kı smı eskisi gibi topraktan yoksundur. Fakir, az topraklı kö ylü nü n elindeki toprak ufak parç alar halinde olup ç ift sü rme iş inde eski aletler kullanı lı r. (Ö rneğ in karasapan1). At, ö kü z hatta inek gibi canlı aletler de doğ alca ç ok ç alı ş tı rı lı r. Toplanan ü rü n de ç okluk kı t olur. Gerç i Tü rkiye'de asri tarı m makinaları yok değ ildir, amma bunlar kural olarak toprak ağ aları nı n elindedir. Kö ylü nü n ç oğ u paradan ve binaenaleyh zirai teknikten mahrumdur. Uzmanlar aç ı klı yor ki ü lkede en ç ok ekilen nebatları n baş ı nda buğ day, arpa ve mı sı r gelir. Bunlar her yerde iyi yetiş ir. Karadeniz sahillerinde yetiş tirilen tü tü nler dü nyaca meş hurdur. Kö ylü lerin bir kı smı bağ cı lı kla meş guldü r. Tü rkiye'nin iklimi ve toprağ ı bağ cı lı ğ a ç ok elveriş lidir (mü saittir). Bundan dolayı bağ lı klarla meyva bahç eleri her tarafa yayı lmı ş tı r. Burada ü zü m, armut, elma gibi her nevi meyva yetiş tirilir. LOKANTA Ahmet Baksana, spor sarayı nda yeni bir sergi aç ı lmı ş. Bu pazar gü nü nden faydalanarak (yararlanarak) gitsek olmaz mı? Bedri: «Tok acı n halinden anlamaz» derler. Galiba aç da tokun halinden anlamadan (anlamaktan) yoksundur. A: Ne demek istiyorsun yani? B: Hiç sö z anlamaz mı sı n sen? Demek istiyorum ki acı m. «Aç » demedim mi? Sabahtanberi ağ zı ma bir lokma ekmek bile almadı m. A: Sabahtanberi mi? Gerç ekten de ç ok acı kmı ş sı ndı r. Ama bunun bir ç aresi var. Yani demek istiyorum ki İ steğ ini memnunlukla yerine getirmeğ e hazı rı m. Yolda bir 1 karasapan— соха lokantaya uğ rar, gü zel bir yemek yeriz. B.: Bilmem ki... Yanı mdaki para elverir mi gü zel yemek yemeğ e? A.: Aman, bu hususu hiç dü ş ü nme, benimki var ya, para! (İ ki ahbap yola koyuldu. İ ş te... caddesindeki bir lokantanı n ö nü nden geç iyorlar). A.: Buraya uğ rasak? Ne dersin? Bence fena bir lokanta sayı lmaz. B.: Hay hay. Benim iç in hepsi bir. Ben rasgele bir lokantaya razı yı m. Sı rf bir parç a bir ş ey yesem. (İ ç eri girip biraz duraksadı lar. Salon hemen hemen boş tu. Hangi masaya otursalar? ) B.: Ş u tarafa gidelim. Hem pencereye yakı n, hem de yemek kokulan gelmiyor. İ ş tahı m yeter derecede aç ı lmı ş, daha da aç mak niyetim yok (... aç mak niyetinde değ ilim). A.: Sen bilirsin, itirazı m yok. En eyisi ş uraya otur ki aç ı k pencere karş ı nda olsun, ben de soluna oturayı m. (Oturdular. Masadaki sofra takı mı tamamdı. Her zamanki gibi her mü ş terinin ö nü nde birbirinin ü stü nde iki tabak var, bunun sağ ma bir kaş ı kla bir bı ç ak, soluna da bir ç atal konulmuş tur. Garson, elinde bir yemek listesi, derhal yanları na gitti. ) A. (garsona): Bakar mı sı n? Ç erez namı na sizde ne var? Garson: Peynir, sucuk, tereyağ ı, yumurta, bö rek, soğ uk balı k, her ç eş it salata... Daha ne istersiniz? İ ş te liste, bakı n. A.: Bir bakayı m... Ha, bana bir etli sebze. İ ster misin, Bedri? Mü kemmel! İ ki sebze ö yleyse. Tereyağ ı, sonra peynir de getir. G.: Tamam, efendim. Baş ka? A.: (Bedri 'ye): Ç orba iç mek istiyor musun? Benden paso (= ben istemem). В.: Bir ç orba, hiç olmazsa bir et suyu iç mek fena olmaz, sanı rı m. İ ki kap yemeğ i yemek sağ lı ğ a her halde zarar vermez, fayda verir. (Garsona) Ama yumurtalı olsun et suyu! İ kinci yemek olarak da ya bir kö fte seç elim, ya da... A.: Birer kebap alsak? Ne gibi kebaplar var sizde? G.: Dö ner kebap, ş iş kebabı, ç ayı r kebabı filâ n... 1 A.: En iyilerinden getir bize iki tane. Ö yle ki tadı na varalı m. G.: Baş ü stü ne, efendim. A.: Ş arap ı smarlayacak mı yı z? B.: İ stemez. Ama gene sen bilirsin. A.: Ö yleyse iyilerden bir ş iş e kı rmı zı ş arap. Bir tanesi kaç a olacak? G.:... lira. B.: Hay Allah! Ş u pahalı lı ğ a bak. G.: İ nanı n ki baş ka yerlerden ucuz satı yoruz. Hem de ş arapları mı z enfes... 2 A.: Olur olur, uzatma. Ş ey... Sonra elma suyu olacak sizde. Bir kabı nı getir. Bir susadı m ki (= o kadar su iç mek istiyorum ki... ). İ ş te hepsi bu kadar. Ha, az kalsı n unutuyordum. Yemeklerden sonra İ ki tane kahve. (B. 'ye) Sü tlü mü istersin, sade mi olsun? B.: Erkek denen sü tlü kahve iç mez. A.: Ö yle deme, ö yle deme. Ben aslanı mı za tatlı lardan da birş eyler getirtmek istiyorum. Hiç olmazsa ü zü m armut getirsin. B.: Sonra ekmeğ i de değ iş tirt. Masadaki taze değ il. G.: Anladı k beyim, tamam. 1 Dö ner kebap, ş iş kebabı filâ n kebaplar ç eş itlen. 2 enfes = pek nefis, pek gü zel, pek tatlı. (Garson uzaklaş ı r, bir sü re sonra birer birer yemekleri getirmeğ e baş lar, iki ahbap ağ ı z tadı yle yer, iç er, karnı nı doyurur. Nihayet Ahmet Bey hesap gö rü r, gitmeğ e hazı rlanı yorlar). A.: İ ş te ş imdi her ş ey yerinde, değ il mi? Kamı mı z tok. Ş iş kebabı ç ok lezzetliydi enfesti, değ il mi? Vallahi, tadı na doyulmaz. Fakat saate bak. Beş e gelmiş. Ç abuk olalı m. B.: Nedir bu acele? Nereye? A.: Nası l, sergiye gitmeyecek miyiz? B.: Bana mü saade. Biraz dinlenmek ihtiyacı ndayı m. A.: Sergi de bir nevi dinlenme değ il mi? Ası l gayemiz bu değ il miydi? B.: Doğ al, doğ al, fakat... Bir parç a baş ı mı dinlendirmek istiyorum. Sergiye yarı n gitsek olmaz mı? Not et, yarı n gideriz. A.: Sen bilirsin. (Ahmet Bedri'ye biraz dargı n olarak dı ş arı ç ı kar). Ç ALIŞ TIRMALAR 1 6. Aş ağ ı daki sorulan cevaplandı rı n: 1. Tü rkiye ne ü lkesidir? İ statistikler ne gö steriyor? 2. Sü rü lü p ekilen topraklar Tü rkiye toprakları nı n kaç ta kaç ı nı teş kil eder? 3. Bu topraklan sü rü p ekmek isini kim yapar? 4. Bu toprakları n %70 kadarı kimin elinde? 5. Geç en yı l memlekette ne kadar buğ day yetiş tirilmiş tir? Bu hususta bilginiz var mı? 6. Ahmet ile Bedri İ ki arkadaş. Hangisi acı kmı ş tı r? (Hangisinin karnı aç tı? ) 7. Lokantada Ahmet Bedri'yi hangi masaya hem de nası l oturttu? Nedeni neydi? 8. Ahmet ç erez namı na garsona ne getirtti? 9. Bedri istiyordu ki et suyu nası l olsun? 10. Kaç ar fincan kahve ı smarladı lar? 11. Garson iki ahbabı neye inandı rmağ a ç alı ş ı yordu? 12. Masadaki ekmeğ i değ iş tirten kim oldu? 13. Ahmet neden Bedri'ye biraz dargı n olarak lokantadan dı ş arı ç ı ktı? 17. Aş ağ ı daki tü mceleri (cü mleleri) Rusç a'ya ç evirin: 1. «Gö rü rsü n, gö rü rsü n sen... Sana sordurturum akş ama. 11. Mü essesemiz (kurumumuz) bunun gibi bir mü tehassı sı n 18. Aş ağ ı daki parç aları Rusç a'dan Tü rkç e'ye ç evirin: 1. Турция — сельскохозяйственная страна. Здесь свыше 26 миллионов человек занимается земледелием и скотоводством. Значительная часть обрабатываемой земли находится в руках богатых крестьян, которые обрабатывают ее тракторами и другими современными сельскохозяйственными машинами, покупаемыми в Америке. Однако большую часть земледельцев составляют малоземельные и даже вовсе безземельные крестьяне. У бедных крестьян и середняков машин нет, и, чтобы распахать и засеять свое поле, они, как правило, используют лошадей, быков и даже коров. В Турции хорошо растут ячмень, пшеница, кукуруза и другие культуры. Турецкий табак имеет мировую известность. На виноградниках и в фруктовых садах выращиваются различные сорта винограда, яблоки, груши и другие фрукты. 2. Мы встретились в центре города, и мой товарищ познако 19. Aş ağ ı daki cü mle ve cü mlecikleri ağ ı zdan Tü rkç e'ye ç evirin: 1. Я вынужден поставить вам оценку. 2. Отметьте это себе. 3. Почему вы не конспектируете (не ведете записи)? 4. Мы вош- предложения. 15. Вот спасибо-то! 16. Я пресытился этими пирожками. 17. Скажи, чтобы накрыл на стол (убрал со стола). 20. Расскажите о посещении вами: а) какой-либо выставки или кон 21. Aş ağ ı daki atasö zlerini ezberlemeye bakı n:
1. Aç doymam tok acı kmam sanı r. 2. Ali iç in Veliyi asmazlar. 3. Armut ağ acı elma vermez. 4. Armut ağ acı ndan uzak dü ş mez. 5. Balı k baş tan kokar. 6. Bir fincan kahvenin kı rk yı l hatı rı var. 7. Her ç iç eğ in bir kokusu var. 8. Her yumurta beyaz değ ildir. 9. Kuş sü tü nden baş ka her ş ey(i) var.
10. Nerede bö rek ben orada gerek. 11. Ne yer ne yedirir. 12. Para adama akı l ö ğ retir. 13. Peynir ekmek hazı r yemek. 14. Sağ lı k hastalı k hepimiz iç in. 15. Yalancı nı n evi yanmı ş kimse inanmamı ş. 16. Yemeğ ini komş udan bekleyen ç ok vakit aç kalı r. 14 ЧЕТЫРНАДЦАТЫЙ УРОК D Ö RD Ü NC Ü DERS ИМЕНА ДЕЙСТВИЯ НА - DIKИ - АСАК (-dı k/-acak yapı lı belirtme ortaç ları ) Имена действия на -dı k и -acak обладают свойствами времен изъявительного наклонения: форма на -dı k обозначает действие, происходившее в прошлом или происходящее в настоящем; форма на -acak обозначает действие, ко- торое произойдет в будущем. В отличие от времен изъявительного наклонения, формы на-dı k и -acak обычно высту- пают в функции сказуемого придаточного предложения1 (определительного, дополнительного, временного, причинного и т. д. ). Имена действия, как правило, присоединяют к себе аффиксы, обозначающие лицо субъекта. Однако показателями лица являются здесь не личные аффиксы (первой или вто- рой группы), а аффиксы принадлежности -im, in, -i, -imiz, -iniz, -leri (и их варианты)2. ПРИМЕР: yaptı ğ ı m (yap + tı k + ı m) (который) я (с)делал (что) делаю. Во многих видах придаточных предложений, где используются формы на-dı k и-acak, формальная связь между подлежащим и сказуемым осуществляется с помощью изафета 1 Согласно другим взглядам, здесь видят не придаточное предложение, а развернутый оборот простого предложения. 2 Эта способность формы на -dı k и -acak присоединять аффиксы принадлежно- сти, а также (как это будет видно дальше) изменяться по падежам дает формальное основание называть их глагольно-нменными формами {именами действия). принадлежности (,.. nin... i). Следовательно, в роли подле жащего здесь выступают либо притяжательные местоимения (benim, senin, onun и т. д. )1, либо имена существительные в родительном падеже. Образец спряжения имен действия в утвердительной и отрицательной формах (глагол almak — брать).
|
Последнее изменение этой страницы: 2019-04-09; Просмотров: 331; Нарушение авторского права страницы